Hint Astrolojisinde Surya ''GÜNEŞ''
Dr. Gary Gomes 2. bölüm.
Bir zamanlar dünyada tek bir astrolojik sistem mi vardı? Söylemesi zor. Kadim kültürler hakkındaki kısıtlı bilgilerimize göre, Jyotish bazı açılardan Çin astrolojisine, bazı açılardan da kadim Druid Astrolojisine benziyordu, aynı zamanda bazı açılardan da Maya astrolojik gelenekleriyle ilginç benzerlikler sergiliyordu. Hala kadim sözlü kültürler hakkında fazla malumata sahip değiliz. Aynı şekilde yazı kullanmış olan kültürler hakkında da o kadar büyük bir bilgi birikimine sahip olduğumuz söylenemez; o dönemin önde gelen üç yazılı iletişim araçları olan kağıt, papirüs, palmiye ağaçlarının yaprakları gayet dayanıksızdı bu nedenle de yangınlar, istilalar ve zamanın akışı içerisinde gerçekleşen diğer felaketler sonucunda nasıl bilgilerin kaybolduğunu bilmemiz mümkün değil; ayrıca bazı sözlü aktarım yapan toplumların bildikleri anlaşılan şeyler hakkında da bir sürü garip anormallik söz konusu, buna örnek olarak Mali’nin Dogon kabilesinin herhangi bir astronomi aletine sahip olmadıkları halde bildikleri acayip bir takım astronomik gerçekler verilebilir.
Hint Astrolojisinin/ Vedik Astrolojinin özelliği, günümüzde genel geçer dini geleneklerle arasında örtüşme gösteren bir bağlantı kurulmasını sağlayabilecek yegâne astroloji sistemi olmasıdır. Öyle ki, (Güney Hindistan’ın dini liderlerinden biri olan) Madras’ın Sankaracharyası’nın Jyotisha hakkında kaleme aldığı makaleler düzenli bir surette Madras’da neşredilmekte olan Express Star Teller adındaki astroloji dergisinde ve uluslararası dini bir mecmua olan Hinduism Today (Günümüzde Hinduizm)’de yayınlanmaktadır. Jyotisha, aynı zamanda Hindistan’da ve başta Ayur Veda’ya (bir Vedik doğum haritasından kişin doshaları ve sağlını tehdit edebilecek konular okunabilmektedir) ve aynı zamanda (Stapathya Veda olarak da anılan) Vaastu uygulamalarının yapıldığı Hinduizm merkezlerinde kullanılan birkaç yapısal sistem hakkında da bilgiler barındırmaktadır ve bunlar Jyotish’le koordinasyon içinde uygulanmaktadır. Budizm’de de benzer sistemler kullanıldığı halde, Budizm’de astroloji karşıtı bir dönem olmuştur, bu da onların kullandığı sistemi Hindistan’da kullanılan sisteme kıyasla tüm vecihleriyle tahakkuk ettirilmemiş bir sistem haline getirmektedir.
Öncelikle, Vedik astroloji (ki aynı zamanda Jyotish ve Hint astrolojisi adlarıyla da anılır),
daha çok Hindistan alt kıtasında uygulanan ve Tibet, Nepal, Sri Lanka ve Malezya da dahil olmak üzere Güneydoğu Asya’nın birçok kesiminde kehanet konusundaki farklı bir çok uygulamaya etki etmiş olan astrolojik yaklaşımlar ve teknikler hülasasıdır. Batı Astrolojisinde kullanılan burçlar, evler ve klasik gezegenler Jyotish de kullanılır ve her iki sistemde de bu sembollerin anlamları örtüşebilmektedir ancak Vedik sistem tüm gezegen ve burçları Batı astrolojisi haritalarındaki pozisyonlardan yaklaşık 23 derece daha geriye kaydıracak yıldızlara dayalı bir sistem kullanır. En temel farklılık Vedik astrolojide harmonik haritaların geniş kapsamlı kullanımıdır (Vedik astrolojideki harmonik haritalar konsepti, Batılı Astrolog John Addey’nin çalışmalarına ilham kaynağı olmuştur); Zodyak’ı çevreleyen Nakshatras (Ay evleri) Vedik astrolojinin öngörü çalışmalarında ve harita problemlerinin bir kısmında belli başlı iyileştirmeler yapılması için devasal tedbirler alınmasında geniş çaplı olarak kullanılır.
Vedik astrolojinin "kaderci" önyargıları ve sistemin karmaşıklığı hakkında çok şey söylenebilir. Bahsi geçen hususa Vedik / Hint Astrolojisi uygulayan bazı astrologlar da bahsi geçen bu mevzuyu vurgulamışlardır; hem mantıken, doğum olduğunda söz konusu şablon orada yoktuysa nasıl öngörüde bulunulabilirdi? Ancak, bir şablon olduğunun ayrımına varmak insana bir seçenek sunmaktaydı ve başka şeylere uzanan bir yol ortaya çıkarıyordu. Yontulmamış cevherler, yagnalar (törenler), mantralar (dualar) gibi devasal tedbirler kullanılarak haritadaki sorunlar düzeltilmeye çalışılabilirdi ancak kemikleşmiş bazı davranış kalıplarından özgürleşmek için irade, sakınma ve safi kavrayış yetebilirdi. Ayrıca, Vedik sistem(ler) her ne kadar inanılmaz derecede karmaşıksa da (ve genellikle bu şekilde öğretiliyor) olsalar da, gayet basit ve şaşırtıcı bir şekilde doğru olan bazı teknikler de vardır.
Batı Astrolojisi ve Vedik Astroloji Sistemleri Arasındaki Farklar
Vedik astrolojinin temayülü inanılmaz derecede öngörülü olmasıdır. Ben Yaradan’ın inayetiyle, şaşırtıcı derecede doğru çıkan bir sürü okuma yaptım ve benim için yapıldığına da şahit oldum. Ve bu öngörü yeteneğinin iktisap edilmesinin o kadar da zor olmadığına kesinlikle inanıyorum... Vedik sistemle yapılabilen doğru saptamaların önemli bir kısmının, Batıda kullanılandan daha farklı bir Zodyak kullanılması olduğunu düşünüyorum. Batı Zodyak’ı mevsimleri öncelikli müracaat noktası olarak alırken, dünyanın ekseninin sabit olduğunu ve değişmediğini var saymaktadır. Fakat dünyanın ekseni göklerle bağlamı dahilinde değişmektedir. Bu değişim dünyanın ekseninde hafif bir sapma nedeniyle meydana gelmektedir. Yirmi altı bin yıllık dönemlerle alemlerin tüm görüngesi değişmektedir; Batı Astrolojisi bu hususu dünyadaki çağlar geleneğine bağlılık göstererek takdir eder, örneğin Balık Burcu Çağı, Kova Burcu Çağı ve diğerleri. Ancak Hint sistemi ölçün müracaat noktası olarak Yıldız Zodyak’ını kullanır.
Belki de en önemli olanı, iki geleneğin Zodyak kullanımında muhtemelen M.Ö. 200-300 yıllarında birbirlerinden ayrılmasıdır. Bu da, aşağı yukarı Batlamyus’un etkisinin Batı Astrolojisinde hissedilmeye başladığı döneme denk gelmektedir ve bazı alimler bunu Batlamyus’un zati haritalar için Tropik Zodyak’ın daha uygun olduğunu sezinlemiş olmasına bağlamaktadır ancak Yunanlılar, göz ardı edilemez birkaç istisna haricinde (bunların içinde akla en başta Arşimet gelmektedir), yaklaşımlarında deneysellikten uzak ve çok teorik tutumlar sergilemişlerdir... Bu önyargı, sonraki dönemlerde Batı astrolojisi uygulayıcıları tarafından, her ne kadar Batlamyus’un ölümünün üzerinde bin yıl geçmiş olsa da, benimsenmiştir ancak bu süre zarfında, dönüşteki salınım ve titreşim, iki Zodyak arasında on derecelik bir farka ulaşmıştır. Yirmi birinci yüzyılla geldiğimiz bu devirde, Yıldız ve Tropik Zodyaklar arasındaki fark yaklaşık yirmi beş dereceye çıkmış olup bu önemli bir ayrım teşkil etmektedir ve yorumlama sonucu elde edilen çıkarımlarda büyük öneme haizdir. (Cyril Fagan ve Donald Bradley'nin 1950'lerde yapmış olduğu öncü çalışmalar sayesinde, küçük çaplı da olsa Batı ekolüne dayalı yıldızsal bir geleneğin varlığından söz edilmelidir ancak (aynı zamanda Jyotisha olarak da anılan) Hindu /Vedik astrolojisini Batı sisteminden ayıran bir çok önemli nokta vardır.
Hindu sistemi aynı zamanda, Batıda kullanılan takımyıldızlara dayalı on iki burçlu Zodyak’ı çevreleyen ikinci bir Zodyak’tan da büyük çapta faydalanmaktadır. Bu Zodyak’ta yirmi yedi nakshatras ya da ay evi bulunmaktadır. Ay evleri Vedik sistemde çok önemlidir çünkü bir doğum haritasındaki gezegenleri dönüştürülebilecek bir etki sağlamanın yanı sıra kişinin kaderinin başlangıç noktasını da gösterirler. Ayın nakshatra gününde doğumunda bulunduğu yer şahsın geleceği için çok önemlidir. Nakshatras ya da ay evleri gezegenlerin hükmündedir, Hint sistemi yedi klasik gezegeni, Kuzey ve Güney Ay düğümlerini kullanır ki bu sonunculara sırasıyla Rahu ve Ketu da denir. Ay evlerine, birkaç asır önce Batı astrolojisinde de değinilmiştir; Arap ve Çin Astrolojisinde de kullanılmalarına rağmen anılan sistemlerde öngörü geliştirme konusunda fazla bir katkıları yoktur.
Vedik sistemde, Nakshatras (ay evleri) sistemin bütünsel bir parçasıdır, şahsın zihninin (ki temsilcisi aydır) yöneleceği doğrultu hakkında öngörü sağlarlar ve tabii ki düşünürken bir yandan harekete de geçeriz.
Hindu sistemi nakshatra yerleşimlerini ve aynı zamanda kişilik özelliklerini analiz etmek için kullanılır ancak kişinin karakteri de Vedik astrolojideki gezegen/ev sistemlerinin kullanılmasıyla da belirlenebilir ve dahası bu sistem şahsın çevresine nasıl tepki verdiği konusunda mükemmel bir görüş açısı sunar.
Hint sisteminin astroloji haritalarında, evlilik konusunda zorlanmaları gösteren,
Mangalika adında özel bir durum bile vardır. İyi bir evlilik yapmak için haritasında Mangalika olan bireyler yine haritalarında benzer bir durum olan kişilerle evlenmelidirler. Mangalika’yla ilgili sorun, haritasında böyle bir durum olan kişinin, haritasında benzer bir durum olan kişiyle evlenmek istememesidir.
Özel hayatlarındaki ilişkilerde sorun yaşayan pek çok kişinin haritasında Mangalika durumunun olduğuna şahit olmuşumdur.
Düğümler, Görünümler ve Devasal Tedbirler
Tropik sisteme dayanan Batı astrolojisini Hint/Vedik Astroloji sisteminden ayıran bir başka unsur da (Uranüs, Neptün ve Plüton gibi) dış gezegenlere fazla vurgu yapılmaması ve (Rahu ve Ketu olarak da anılan) Kuzey ve Güney Ay Düğümlerinin fazlaca dikkate alınmaması, görünümlerin nasıl değerlendirildiğinin ve kadim dönemlere uzanan gezegenlerin oluşturacağı görünümler için alınabilecek devasal tedbirlerden oluşan incelikli ve emek sarf edilmesini gerektiren sistemini değerlendirmeye almamasıdır. (aslında bence İngilizcesinde bir sorun var)
Kuzey ve Güney Ay Düğümleri uzayda güneş ve ay tutulmalarının tarihlerini önceden saptayabilmek için izlenen noktalardır. Bu düğümler, yani Rahu ve Ketu, Hint Astroloji sisteminin en önemli bileşenleridir. Onlara gezegen vasfı addedilir ve hayatımızın belli dönemlerine hükmettikleri varsayımından yola çıkılır. Aslında Düğümlerin Uranüs (Kuzey Düğümü); Neptün (Kuzey ve Güney Ay Düğümleri) ve Plüton (Güney Düğümü)’yle benzeşen özellikleri vardır. Bu "gölge gezegenler" hayatımız boyunca, hem büyük sorunlarla karşılaşmamıza, hem de inanılmaz iyi bir talihimiz olmasına sebebiyet verebilmektedirler. Rahu’nun konumu, insana göze çarpacak kadar büyük maddi kaynaklar sunulmasını ve şöhret sahibi olunmasını sağlayabilir ancak bunları değerlendirecek zeka ve sağduyu yoksunluğu da verir (Bunlara belki de en iyi örnek Rahu dönemlerinde meşhur olan Mick Jagger ve diğer bir çok rock yıldızı olabilir). Güney Ay Düğümü (Ketu)’nün konumu inanılmaz derecede büyük ruhani bir başarı bahşedebilir, aniden şan ve şöhret sahibi olunmasını sağlayabilir ancak bununla beraber, toplum ve şahsın sağlık durumuyla ilgili sorunlar görülmesine de neden olabilir.
Aynı şekilde, Hint astrolojisinin görünümlere yaklaşımı da Batı Astrolojisinden farklıdır. Batı Astrolojisinde görünümler genelde görünümün karakteristiklerine ya da doğasına göre değerlendirilir. Örneğin, Üçgenler (“trines” yani birbirinden beş burç sonra olan ve 120 derecelik açı yapan gezegenler) iyi şans ve fırsat getirirler. Birbirleriyle doksan derece açı yapan gezegenler çatışma ve zorluklar yaratırlar ancak kişinin hayatında önemli atılımlar yapmasına da neden olurlar. Bunlar Batı astrolojisinin görünüm esaslarına örnektir.
Hint /Vedik astrolojide, her gezegen (düğümlerin görünüm oluşturup oluşturmadıklarına dair fikir ayrılıkları vardır) bulunduğu konumdan yedi burç sonraki evi tamamıyla etkiler. Bu nedenle de, Güneşin Koç burcunda olması, bu sistemde her zaman Terazi burcuna etki edecektir. Buna ek olarak, Jüpiter de bulunduğu konumdan 5, 7 ve 9 ev sonralarıyla görünüm oluşturacaktır (bu üçgen görünümlere benzer); Mars bulunduğu konumdan 4, 7 ve 8 burç sonraki burçlara etki eder (kare görünümlerine benzer), Satürn de bulunduğu konumdan 3, 7 ve 10 sonraki burçların evlerine etki eder, bu da yine bir tür kare görünümdür. Bazı ekoller Venüs’ün de bulunduğu konumdan sonra gelen 6., 7. ve 8. Evlere etki ettiğini savıyla hareket eder. Jüpiter esenlikler getiren hayırsever (benefic) bir gezegen olarak kabul edilir, genelde iyi sonuçlar doğurur; bu durum bir kişinin doğum haritasında bulunduğu konumla tutarlılık arz eder. Vedik sistemdeki en şerri iki gezegen olan Satürn ve Mars görünümlerinde bile zorluklar yansıtırlar! Örneğin, Satürn'ün ikinci evdeki etkisi eğitimle ilgili sorunların yaşanmasına, ailenin talihinin aksi yönde etkilenmesine ve kekelemeyle, tereddüt gibi konuşma sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Ancak Jüpiter'in konumu, genişleme, şansın bol olması ve etki ettiği evin fayda görmesini sağlar. Bu astroloji sisteminin durağan olmadığı, birey hayatının belli dönemlerinden geçerken ve gezegenler de farklı ev ve burçlarla diğer gezegenlerin doğum haritasındaki nihai konumlarından geçiş yaparken kişinin kendisini içinde bulacağı gezegensel dönemlere göre etkilerin iyileşeceği ya da kötüleşeceği göz önüne alınmalıdır.
Hintlilerin astrolojik bilgi kaynakları geniş kapsamlı olarak ele alındığında, bir insanın doğum haritasındaki zorlu etkileri hafifletmek için alınabilecek devasal tedbirlere büyük bir önem verildiği görülür. Örneğin, bazı işlenmemiş cevherlerin (ki bunlar çok dikkatli bir şekilde kullanılmalıdırlar), mantraların ve törenlerin zorlu gezegen dizilimlerinin etkilerini azaltmaya yaradığı iddia edilmektedir. Bu devasal tedbirlerle deneysel uygulamalar yapıp çok iyi sonuçlar elde ettiğimi söyleyebilirim. Birçok vakada, haritada görüldüğü üzere normalde çok ciddi bir sorun teşkil edebilecek durumlar ya tam aksine döndü ya da bunlara ilişkin bir gecikme yaşandı. Bir keresinde haritamda büyük bir araba kazası olma ihtimalini fark ettim. Ancak sonuçta bu durumu sadece kırık bir burunla atlattım. Araba durdurulmuştu ancak ben yara almamıştım. Tecrübelerime dayanarak bu sistemin gerçekten de işe yaradığını söyleyebilirim.
Bunun dışında Jyotish’de, kariyer, eğitim ve bunun gibi alanlar hakkında analiz yapmak için kullanılan on altı tamamlayıcı tablo gibi başka unsurlar da vardır.
Jyotisha ya da Hint /Vedik astrolojisi dünyanın en önde gelen astrolojik sistemi haline gelme konusunda büyük umut vaat etmektedir. Hali hazırda, zaten dünyada en çok inanılan üçüncü dinin resmi astrolojisidir. Jyotish hakkında inanılmaz bir bilgi kaynağı mevcuttur ancak büyük bir kısmının hala İngilizce’ye tercüme edilmesi gerekmektedir. Buna ek olarak, bunların yirmi birinci yüzyılın gerçekliğine adapte edilebilmesi için yorumlanması da gerekmektedir. Büyük bir şans eseri, bu sistem halkın gittikçe daha da rahat ulaşabileceği bir sistem haline gelmekte ve kendisini bu yola adamış ruhların çabaları sayesinde bu hizmetler daha uygun fiyatlardan alınabilmektedir. Halihazırda, piyasada gerçekten de inanılmaz iyi yazılım programları bulunmaktadır ve bir çok Batılı, özellikle de Amerikan Vedik Konseyi ve Vedik Astroloji İngiltere Birliği üyeleri, astroloji öğretmekte ve harita yorumlamaktadır. Jyotish’e karşı bu ilgi zannımca Batılıların, benim yaşadığım yer olan Amerika Birleşik Devletlerinde yürütülmekte olan Project Hindsight (Geç Vakıf Olma Projesi) gibi astroloji hakkında Batı geleneğinin eski tarihi bilgi kaynaklarının sistematik bir şekilde incelenmesiyle ilgilenen organizasyonların çalışmalarıyla alakadar olmalarıyla artmıştır. Jyotisha’nın Antik Yunan, Roma, Arap ve Ortaçağ astroloji sistemleriyle arasında bazı benzerlikler olduğu keşfedilmiştir. İçinde bulunduğumuz dönem astrolojiyle ilgilenmek için çok ilginç ve heyecan verici bir zamandır, bütün bu çabalar sonucu yürütülmekte olan incelemeler sonunda ortaya çıkacak bulgular içinde bulunduğumuz asır boyunca geniş çaplı olarak kullanılacaktır. Jyotish’in, astrolojinin rönesansında tekrar en önemli öge haline geleceğinden eminim.
Surya: Vedik Astrolojide Güneş
"Om Bhur Bhuva Swaha! Tat Savitur varenyam bhargo devasya dhimahi dhiyo yo
nah prachodayat."
Bu mantra, asırlardır Hindistan’da ruhbanlar sınıfının kullandığı özel bir mantra olarak bir sır gibi saklanmış olan meşhur Gayatri mantrasıdır. [1] Gayatri, Güneş Tanrısı, Surya’nın bir çok farklı tezahüründen biri olan ilah Savitri’yi hamdeden bir ilahi olarak nakledilmektedir. Dişi bir ilah olarak, Savitri Güneşin muvazzaf/aktif unsuru, ilahi dişil enerjisi ya da shakti olarak, muvazzaf/aktif unsuru olarak yorumlanabilir. Vedik Astrolojide Güneşe ilişkin her bahis kâinatın yaratıcısını hamd eden bir mantrayla başlar.
Vedik astrolojiyle ilk tanışmalarında Batılı astrologları bekleyen en büyük şok, genel olarak yüzde yetmiş oranında, alışılagelmiş Güneş burcu konumunun başka bir burca kaymasıdır. Kovadaki özgür ruhlu Güneş, oğlaktaki hantal Güneşe; Aslandaki o atılgan/etkileyici Güneş, Yengeç’teki anaç Güneşe; Koç’taki dinamik Güneş Balık’taki o dağınık bir halde yayılmış mistik Güneşe dönüşmektedir. Gün-tün eşitliği devinimlerini göz önüne alan Vedik ayarlamayla, sanki kişinin tüm şahsiyeti değişmektedir.[2]
Ancak bu dönüşümün yarattığı şok hatta (bazen) inkarı, Batı astrolojisinde Güneş farklı bir şekilde değerlendirilmeye alındığı için yersizdir.
Vedik astrolojinin güneşi, güneş sisteminin kralı ve Zodyak’ın yöneticisi rolünü oynadığı şeklinde yorumlaması Batı’yla benzerlikler gösterse de, Güneş’in daha zorlu bir bileşeni daha vardır. Hindistan’da Güneş’in genelde “haritayı yakarak bir delik açtığı” söylenir. Hindistan’da yaşanan inanılmaz derecede sıcak bahar ve yaz aylarını tecrübe etmeyen Batılılar için bu kavramı anlamak zordur. Ancak, insan yılın en sıcak gününü düşünür ve bunun da Güneş’in o muazzam gücünün ufacık bir bileşeni olduğunu idrak ederse, bir doğum haritasında güneşin yer aldığı konumun sebep olacağı yeğinlik ve (bazen) hasara vakıf olabiliriz. Vedik astrolojide güneş kişinin şahsiyetini değil, özünü ya da egosunu, içsel doğasını temsil eder. Bir insanın dış katmanını değil, özütünü simgeler. Güneş aynı zamanda kişinin özgüvenini, yaşam içerisinde çizeceği hangi yolun onu daha fazla besleyeceğini ya da kendi kendini engelleyen bir şahsiyet olup olmayacağını gösterir. Aynı zamanda, o kişinin babasını da temsil eder.
Vedik (ya da Hint) astrolojisi özünde öngörüye odaklıdır, bu nedenle de harita analizindeki temel bileşen şahsa neler olabileceğinin ortaya çıkarılmasıdır. Güneş kişinin ruhunu temsil eder ancak aynı zamanda sondan önceki otorite figürü işlevini de görür. Ayrıca, Vedik astrolojide gezegenler arasında aile bağları olduğunu görmek ilginçtir, Güneş, Güneş’in karısının hizmetçisi olan bir gölge (Chhaya)’yla ilişkisi nedeniyle Satürn’ün babası işlevini görür. (Satürn gölgeli kaynağına uygun olarak kısıtlama, elem ve kederi temsil eder.) Güneş aynı zamanda devlet ve dini otoriteyi (tapınakları) simgeler. Vedik astrolojide güneşin hükmettiği diğer şeylerin kısmi listesi aşağıdaki gibidir:
Özgüven, fiziksel görünüş, risk alma kabiliyeti, ego gelişimi, insanın toplum içindeki yeri ya da statüsü, devlet (kral ya da hükümdar), baba, cesaret, itimat, aydınlanma, başarı, azim, hükmetme, izzet/benlik saygısı, yükselim, kalp ve omurga, baş, sağ göz, pitta nature (Hindistan tümlev sağlık sistemi olan Ayurveda’da, varlığımızda yer alan ateş, su, hava ve toprak elementlerinin miktarını baz alan üç temel karakteristik ya da doğal yapı yer alır; pitta ateşli karakterdir).
Bir haritada, Güneş 10. Eve yerleşmişse kendine en uygun konumda yer almaktadır.
İşlenmemiş cevheri yakut ya da lal taşıdır; madeni altındır.
Güneş, (Sanskritçe’si Mesha olan) Koç burcunda tüm azametine kavuşur ve (Thula olarak da bilinen) Terazi’de haşmetinden kaybeder.
Günü Pazar günüdür (İngilizce’de bu gün zaten Güneşin kendi adıyla anılmaktadır).[3]
Vedik astrolojide doğal atmakaraka (ruh göstergesi) olan Güneş, doğru burca ya da eve yerleşmişse bireyi çok gururlu ve otoriter yapabilir. Şahsa çok kadir ya da nüfuzlu bir babaya sahip olma ya da kişiye "hükmeden" bir mevkii veya hükümdarlardan fayda elde etme şansı verebilir. Güneş, çok güçlü olduğunda elbette çok büyük bir ego ya da fazlaca gururlu bir yapıya da neden olabilir. Bu genelde, özellikle de haritadaki (başta Ay olmak üzere) diğer gezegenlerin etkilerini zayıflatacak burç ya da evlerde konumlanmış olması durumunda büyük bir düşüşle sonuçlanır. Etkisi çok zayıf olduğunda, Güneş kişiye düşük bir enerji ve çekingen bir karakter verir aynı zamanda olumlu açıdan bakıldığında, ruhani arayışlarda başarı için elzem olan büyük bir tevazu da bahşeder. Ancak, bu kadar zayıf bir Güneş, genelde kişinin babası için uğursuzluk addeder. (Bu aynı zamanda gündüz yapılan doğumlar için de geçerlidir, ancak Venüs’ün (!) babayı temsil ettiği gece yapılan doğumlarda geçerli sayılmaz.
Güneşin Kavuşumları
Güneşin üzerinde diğer gezegenlerin etkisi, bir haritadaki belli başlı bazı karakteristikler için ya iyileştirici ya da arttırıcı olmaktadır. Örneğin, aynı burçta yer alan Güneş ve Jüpiter bir bireyin ne kadar sofu ya da dini yönelim konusunda ne kadar otoriter yaklaşımlar sergileyeceğini gösterir. Jüpiter aynı zamanda iyi şans getirir (Hintliler Jüpiter’in Tanrı’nın inayetini temsil ettiğine inanırlar) ve bu türden bir yerleşim genelde erdem peşinde koşan bir insan ortaya çıkmasına neden olur. Fakat bu kavuşum aynı zamanda, karşısındaki herhangi bir kimseyi kendi duruşunun doğru olduğuna rahatlıkla ikna edebilecek ve bir çok şeyin içinden kolaylıkla sıyrılan bir kişi olduğunu da gösterebilir, bu sonuncusu nedeniyle anılan kişi aynı zamanda ticari meselelerde her zaman kolayı seçen ahlak yoksunu bir insana da işaret edebilir.
Bunun aksine, bireyin egosu üzerinde zorlayıcı etki yapan Güneş /Satürn görünümü ya da kavuşumu (Satürn, Güneş’in doğal ateşini ve coşkusunu bastırır), genelde fazlaca stresli ve kendine güven eksikliği çeken bir bireyin ortaya çıkmasına neden olurken, gayet dürüst ve alçakgönüllü bir karakter de verir çünkü Güneş, onların “hüznüne” ve sorumluluklarına her daim gün ışığı tutar ve Satürn’ün hepimizin taşın altına elini koyması hatta daha fazlasını yapmamız gerektiğini gösteren rolü de vurgular.
Güneşle kavuşum halinde olan Merkür genelde parlak zeka göstergesidir ancak bu durumda egonun hizmetindedir; Marsla kavuşum halinde Güneş çok yüksek bir enerji seviyesinin göstergesi olup, aynı zamanda tartışma ve savaş ortamları için gerekli olduğu üzere çabuk tepki veren, iradesi yüksek ancak sabrı az bir mizacı muştular. Aynı burçta Venüs’le kavuşum halindeki Güneş, bireyin güzel bir görünüşe sahip, Venüs’ün astrolojide hükmettiği sistemlerden olan sanat ve matematiğe yatkın olmasını sağlar.
Bütün bu kavuşumlar, Güneş’in gezegensel etkileri nasıl arttırdığına örnek teşkil etmektedir.
Ancak Vedik astrolojide “yanık” denen bir olgu da vardır ki, bu durumda Güneşe yakın olan gezegenler ondan gelen yoğun ısı ve ışık nedeniyle “zarar” görürler. Peki, bu zarar haritaya nasıl yansır? Edith Hathaway’ın birkaç ay önce The Mountain Astrologer (Dağ Astrologu)’nda dikkat çektiği üzere, gezegenin göreceği belli olan zararın tam olarak ne olduğunun kestirilmesi mümkün değildir. Bu özellikle de, "yanık" Merkür ve Venüs için geçerlidir. Bu gezegenler sıklıkla güneşe hep yakın olurlar (Merkür her zaman Güneşe 28°, Venüs’se 45°’lik açı içinde yer alır), öyle ki “yanık” ya da “yanıksız” gezegenler arasında sezilecek çok da bir fark varmış gibi görünmemektedir. Güneşe yakın olan Merkür’ün zekaya hiçbir etkisi olmaz (tabii şayet birbirlerine 1 derecelik açı yapmıyorlarsa). Yanık bir Venüs’ün kişinin romantik ilişkileri bağlamında mutluluğunu etkilediği söylenmiştir ancak romantik anlamda mutsuzluğa neden olabilecek birçok başka kavuşum olduğundan böyle bir beyanatın nesnel bir şekilde ölçülmesi zordur.
Fakat dikkate alınması gereken başka bir alan daha bulunmaktadır. Vedik astrolojide, evlerin yöneticilerine büyük önem atfedilir. Örneğin, Venüs, Terazi ve Boğa burçlarının doğal yöneticisidir. Venüs Güneşe yakınsa bu burçtaki kişiler bu durumdan mustarip olacaklar ve bu burçları temsil eden evler de aynı şekilde zarar görecektir. Terazi ya da Boğa burçları 10. evdeyse, kariyer kötü bir şekilde zedelenir çünkü evin yöneticisi öncelikle güneş sisteminin yöneticisine hizmet etmek “zorundadır”. Amma velakin, Güneşin yönettiği ev büyük gelişme gösterir. Misal, bir Boğa’nın 10. Evinde yükselen Aslan var, bu durumda Venüs’ün yükselen burcun yöneticisine hizmet etmesi gerekir, bu da kişiye inanılmaz bir cazibe ve zarafet verir. 10. Evde Terazi olsaydı, o zaman Venüs 8. Evin talihsiz yöneticisine hizmet ediyor olurdu. Bu da kişiye yüksek ruhani iştiyak ve yetenekler verirken kariyer hayatında başarı sunmaz.
Güneş Döngüleri
Güneş, birey 22 yaşına bastığında tam olarak olgunluğa ulaşır. Gezegenlerin olgunlaşması kavramı, göksel unsurların etkilerinin en yoğun biçimde ortaya çıkacakları zamanı göstermesi açısından Vedik astrolojide önemlidir. Bir kişinin hayatına ilişkin şablonları değerlendirirken göz önüne alınması gereken başka bir amildir. Bu tezahürler, o andan sonra bireyin nevasının temel taşlarını, şahsiyetini ve hayatının geri kalanı boyunca yaşamsal şablonlarını oluşturarak sonunda, Ketu yani Güney Ay Düğümü kendini ortaya çıkardığında, 48 yaşına geldiğinde vuku bulmayı bırakacaklardır. Güneş, toplumumuzda genç erkek ve kadınların geleneksel olarak reşit kabul edilmeye başladığı zaman, tam olarak tecelli etmektedir. Gençler bu yaşlarda kariyer sorumlulukları üstlenmeye, kendilerine bir hayat kurmaya, bir anlamda kendi kendilerinin babası olmaya başlarlar. Ben yaşadığım ülkenin Kuzeydoğusunda işsizlik oranının yüksek, yoksulluğun orantısız dağılım gösterdiği bir kesimde yaşıyorum ve Güneşi zayıf olan pek çok haritayla karşılaştım, bu bağlamda insanların olgunluğa ulaşma ve kendilerine bakabilecek hale gelmesi zordur, genellikle babaları yoktur (ya ebeveynleri boşanmıştır, ya babaları onları terk etmiştir, ya ciddi bir hastalıkları vardır ya da ölmüşlerdir) ve yine buna bağlı olarak haritalarında Aslan burcu tarafından yönetilen evle ilgili konularda da zarar görmüşlerdir. Aslan çocukları (ya da daha doğrusu ailenin ataerkil soyunu) temsil ettiği için, tutulmuş bir güneş aynı zamanda kişinin çocuklarına da zarar verir.
Bu Güneşi zayıf olan herkesin eril ebeveyniyle temasının olmaması, ya da kötü bir eril rol modeli olduğu anlamına gelmez. Güçlü bir 9. Ev, genelde haritanın bu veçhini dengeler. Ancak, haritasında böyle bir etki bulunan kişilerin genellikle babalarının otoritesinden kaçtıklarını, sonra da ailenin baba tarafıyla 9. ya da 10. Evin yöneticisi “olgunluğa ulaştığında” tekrardan irtibata geçtiklerini fark ettim, tabii şayet anılan yönetici gezegen güçlüyse. Başta bu sorumlulukları, tüm vasıflarıyla 22 gibi erken bir yaşta yüklenmek zor olabilir ya da kişinin babası iyi ya da güvenilir bir rol modeli olmayabilir ancak birey olgunlaştıktan sonra, daha ileri bir gelecekte ailenin erkek tarafıyla barışması mümkün olmaktadır.
Vedik astrolojide, özellikle de astrologların büyük çoğunluğunun kullandığı Vimshottri denen (120 yıllık) Dasa sisteminde, belli dönemlerde bireyin haritasına bazı gezegenlerin güçlü etkiler yaptığı kabul edilir. Dasa sisteminin en iyi öngörü enstrümanı olduğu, daha önce bahsini etmiş olduğum ilerleyiş (evet, bunlar da Vedik astrolojide mevcuttur) ya da gezegenlerin olgunluğa erişme dönemlerinden ve geçişlerden daha iyi (ve daha bütünlüklü) olduğu iddia edilmektedir. Dasa sistemi her bir gezegene belli bir yıl isnat eder. Örneğin, Jüpiter Dasası 16 yıl sürer; Satürn’ünki 19 sene, Merkür 17 yıl, Ketu yedi yıl, Venüs 20 yıl ve Güneş altı yıl sürer. Vimshottri sisteminde en kısa dasa Güneşe aittir, bu da, Güneşin zayıf ya da tutulmuş olabileceği göz önüne alınınca iyi bir şeydir, bu insanın hayatında yaşayacağı en kötü dönemdir. Büyük zorluklara, bir yerden bir yere sürüklenilmesine ve bir anlamda tüm kaynakları kurutarak “çölde” zaman geçirilmesine neden olur. Bunun aslında sadece bir benzetme olduğu düşünülmemelidir. Zayıf bir güneşin feci şekilde kötücül sonuçlar doğurduğu bir sürü harita inceledim.[4] Nedeni bu olabilir mi?
Güneş, başlıca hayat bahşedicisi, bir krura ya da zalim varlık olarak algılanır. Hindistan’da güneşin sıcaklığının (Güney Hindistan’da Nisan ayında 43 derece ve üzerine çıkabilmekte ve bu dönem de Vedik astrolojide Güneşin yüceldiği döneme denk gelmektedir) şiddeti dayanılmazdır. Bu dönem genellikle 15 Nisanla, 15 Mayıs arasına ve vergi dönemi yüzünden Güneşimizin (devletimizin) en çekilmez olduğu aynı döneme rastlamaktadır. Bu süre zarfında herkes Güneşe uymak zorundadır. Hayatın, genelde zor olduğunun ayrımına varılmalı, ancak zihin ve bedenlerimizi korumak istiyorsak evrenin yasaları gereğince hareket etmemiz gerektiği idrak edilmelidir. Vedik astroloji bakış açısıyla, her gezegen hayatın korunması ve devamına bir şekilde bir katkıda bulunur ancak hayatı asıl bahşeden Güneştir. Haritalarında Güneşi zayıf olan kişilerin genelde talihsiz ya da “yenik düşmüş” babaları olur. Genelde otoritenin neden gerekli olduğunu anlayamazlar ve kendilerine güvenleri eksiktir. Bu kişilerin Güneş Dasası sırasında, Güneş tüm azametiyle ortalığı cayır cayır yakıp kavururken, neden bu kadar zorluk çektiklerine hayret etmek gerekir mi? Bu türden insanlar yerleşik toplumlarla bir türlü bağdaşamaz, sürekli iş ve yer değiştirirseler de bir türlü huzura erip, rahata kavuşamazlar.[5] (Zayıf Güneş için alınabilecek devasal tedbirlerden bu makalenin son bölümünde bahsedilmektedir.)
Güçlü bir Güneşi olanlar yüksek mercilere tayin olmalı, belki de “hükümdar” için (bizim durumumuzda idari bir görev, ya da otorite olarak addedilecekleri başka bir pozisyonda) çalışmalıdırlar, ancak bu türden pozisyonlar büyük çapta şahsi sorumluluk ve fedakarlık gerektirir.
Güneşin Yeniden Doğuşu
Bir çok Hintli astrolog tarafından Vedik astrolojiye hakkındaki en geniş kapsamlı klasik eser olarak görülen Brihat Parasara Hora Sastra, [6] gezegenlerle bağlantısı nedeniyle Hindu Tanrısı Vishnu’nun reenkarnasyonları/yeniden doğuşları hakkında kısa bir bölüm içerir. Vishnu’nun (Krishna’dan sonraki) en popüler ikinci yeniden doğuşu Rama, Güneşten tecelli etmiştir. Bir öğreti ve dinsel vasıta olarak Tanrı Rama’nın doğum haritası bile çıkarılmıştır.[7] Tahmin edebileceğiniz üzere, Tanrı’nın sıra dışı bir haritası vardır. Merkür dışında tüm gezegenler ait olmaları gereken yerde ya da yücelmiş durumdadırlar.
Ancak koskoca bir destan olan Ramayana’da anlatıldığı üzere Rama'nın hayatı sorunlarla dolu bir şekilde geçmiştir. Öncelikle, babasının üvey annesine verdiği aptalca bir söz nedeniyle krallığından olur. Kendi krallığından karısıyla beraber sürgün edilerek ormanda yaşamak zorunda kalır. Ardından cinlerin şahı olan Ravana, Rama'nın karısı Sita’yı kaçırır. Mahşeri bir dizi savaşın ardından, Rama sonunda neredeyse yenilmez olan cin şahını öldürerek Sita’yı kurtarmayı başarır.
Bir yeniden doğuş olarak Rama, görev bilinci ve onurun sözlük tanımı gibidir. Doğru olanı yapmak zorundadır. Ucunda ailesiyle beraber sürgün edilmek olduğu halde, babasının verdiği bu saçma sapan sözü tutar. Şeytani şah Ravana’yı yenip karısını ve Ravana’nın zulmettiği halkı kurtarmak mecburiyetindedir. Tekrar tahta çıktığında dahi, karısını halk onu her ne kadar yanlış bir intibaıyla da olsa bu şerefe nail görmedikleri için sürgüne göndererek kendi mutluluğunu yok etmek zorunda kalır. Bütün bu bölümler Güneşin bir haritadaki işlevlerine yapılmış göndermelerdir. Sürgünler, savaşlar, oradan oraya gitmeler, bir hükümdarın ahlakına ilişkin konular ve hükmetmek, insanın kendi mutluluğuna mal olacak olsa bile halka hizmet etmek… Bütün bunların hepsi Güneş’in faaliyetlerindendir. Güneş karanlıkta cirit atan kötücül ruhları üzerlerine ışık çevirerek yok eder ve Rama’nın yayının Güneş Tanrısı Surya’ya ait olduğu söylenir. Güneşin başka seçeneği yoktur; yerleştiği evdeki, Zodyak burcundaki ya da ay evindeki (nakshatra) meselelerin üzerine ışık tutmalıdır. 10. Evde güçlü bir Güneş bir insanın başarılı bir kariyer hayatı olacağını, 1. Evdeyse güçlü bir şahsiyeti olacağını gösterir. Bu evin yönettiği meseleler diğer evlerde olmadığı kadar önem arz edecektir.
Gözlerinizin önünde canlandırabilmek adına, Krishna'nın hayatını Rama'nınkiyle karşılaştıralım. Krishna Vishnu’nun Aydan tecelli eden yeniden doğuşudur ve Brihat Parasara Hora Sastra’ya bakıldığında haz ve popülerlik getirir. Elbette, Krishna'nın hayatı da savaşlar ve yüzleşmelerle doludur ancak Krishna bunların hepsinin üstesinden kolaylıkla gelmiş gibi görünmektedir. Ayrıca hayatı da eğlenceyle dopdoludur. Ay somayla (haz abıhayatıyla) dolu olduğundan, Krishna’nın çekici karakterde, karşılaştığı herkese haz veren biri olması doğaldır. Oysa Rama inzivayı, sürgünü, sevdiğinden ayrılmayı tadar ve çok dişli düşmanlarla savaşmak zorunda kalır. Diğer gezegenlerin etkilerini anlatan başka destanlar da vardır.
Efsaneye dayalı bilgilerin kişilerin yaşayabileceği olaylar hakkında yorum yapmada kullanılmasıyla hayatlarının şablonu ortaya çıkarılabilir. Güneş, hemen hemen her zaman, ne kadar yakıcı olduğunun farkında değildir. İnsanın özünün göstergesidir, aslında genelde farkında olmadığımız yanımızdır. Bu, ayrıca başlıca ruhani göstergelerden biridir çünkü kendisinden saçtığı ışıkları yaymaktadır. Diğer tüm göksel unsurlar bu ışığı yansıtır, yaratmazlar.
Aşağıda yer alan haritalar iyi bir konuma yerleşmiş ya da zayıf Güneşlere sahiptir ve bunların bir insanın hayatının tüm alanlarını nasıl etkilediğini göstermektedir. Bob Dylan ve George Harrison’ın haritalarına bakıldığında, müzik sayesinde inanılmaz bir başarı ve popülarite elde etmiş olan iki örneği görürüz ancak ikisinin şahsiyetleri dramatik bir şekilde birbirinden farklıdır. Dylan'ın haritası son derece popüler olmaktan başka bir şey olamayacağını göstermektedir ancak Harrison (müzik grupları halk tarafından sevilmeye başladığında "sessiz Beatle" lakabıyla anılmaya başlanmıştır) Beatles dağıldığından beri uzun dönemler boyunca halkın gözü önünde olmamıştır.
Dylan'ın haritası Boğa’da 7. Evde bir Güneş, Jüpiter ve Venüs kavuşumu göstermektedir. Vedik astrolojide 7. Ev kariyer evlerinden biri olarak addedilir ve Güneş Dylan’ın kariyer hayatını yönlendiren başlıca ev olan 10. Evinin yöneticisidir. 7. Evdeki Güneşi, halkın gözleri önünde olacağını ve kariyeriyle “evlilik” yapacağını gösterir (10. Evin yöneticisi 7. evdedir). Güneş ve Jüpiter’in yakın kavuşumu halktan büyük destek göreceğini ve mevcut kuralları yıkma kabiliyeti olacağını gösterir. Asi görünüşü ve “neslinin sesi” imajının altı da bu kavuşumla çizilmektedir. Venüs’ün (yöneticisi olduğu burçta) konumunun Güneşe ve Jüpiter’e yakın olması, Dylan'ın insanları etkileme ve hayran bırakma kabiliyetini kuvvetlendirerek ona müziğiyle öğreten biri olmak gibi eşsiz bir kabiliyet vermektedir. Güneş servetle bağlantılı bir burçta ve bir doğum haritasının analizi için en önemli unsur olan bölgesel harita, Navamsa’da, Dylan’ın Güneşi servet ve hitabete ilişkin 2. Evdeki Koç’ta yücelmektedir ve ona belagatin yanı sıra büyük bir variyet sağlamaktadır. Dylan’ın 1960’ların başı ve ortalarında müthiş bir popülerlik kazanmış olması da ilginçtir. Bu dönem Rahu Dasasının başlangıcıyla (Rahu ana dönemleri insanları şöhrete kavuşturur) örtüşmekle kalmayıp aynı zamanda da Güneş’inin gezegensel olgunluğa ulaştığı 1963 yılını da kapsamaktadır. 10. Evin yöneticisi olan Güneş yirmilerinin başındayken kariyerinin göz önüne çıkmasını sağlamıştır. Güneş aynı zamanda doğal atmakaraka (ya da ruh göstergesi) gezegenidir; şahsi menkıbesini de bu dönemde bulmuştur.
George Harrison'ın Güneşiyse çok da delibozuk ve öngörülemezdir. Tarihin gelmiş geçmiş en rağbet gören müzik gruplarından bir tanesinin üyesi olduğu halde, yükseleni Terazi olan haritası, Güneşi bir düşman gibi algılamaktadır. Buna ek olarak, Ketu (Güney Ay Düğümü)’nun 5. Evdeki (Koç) güneşe yakın yerleşimi onu maddi açıdan ve “sıkı” dostlar edinme konusunda şanslı kılmıştır (bknz. Beatles’la geçirdiği günlerin ardından Roy Orbison, Tom Petty ve Bob Dylan gibi insanlarla kurduğu ortaklıklar) ancak ona bir çok tanınırlık sorunu da yaşatmıştır. Harrison yetenekli olduğu halde küçümsenmiş bir müzisyendir. Şimdilerde, Hint müziği vasıtasıyla “dünya müziği” olarak tabir edilen türdeki ilk çalışmaları veren müzisyenlerden biridir. Elektronik müzik ve org kullanımında öncülük etmiştir (Abbey Road şarkısında Moog orgu Harrison çalmaktadır). Transandantal/Aşkın Meditasyona ilgisi geniş kapsamlı bir ruhani hareketin yaygınlaşmasına ön ayak olmuştur (Ketu’yla kavuşumdaki Güneş ruhani konulara ilginin dünyevi endişelere baskın gelmesini sağlar.) Buna ek olarak, Güneş (lekelenmemiş bir ad ve itibar anlamında) hatalı bir muhakeme sonucunda lekelenebilir, buna örnek de Harrison’nın "My Sweet Lord" (Sevgili Tanrım) adındaki şarkı hakkında açılan davayı kaybetmesidir (Chiffons grubunun "He's So Fine” şarkısından fazlaca esinlendiği iddia edilmiştir). Güneş aynı zamanda hem doğum haritasında (Kova) hem de Navamsa’da (Oğlak) düşman burçlardadır. Her ikisi de Güneşin can düşmanı Satürn tarafından yönetilen burçlardır (yukarıya bknz), halka mal olduğu dönemin (hatta kendi tanıtımını yapmasının) uzun soluklu olmamasına neden olmuştur. Harrison yine de ciddi anlamda ruhani arayış içerisindedir. 1960’ların rock yıldızlarının çoğu böyle şeylerle geçici sürelerle ilgilendiği halde o düzenli olarak ruhani uygulamalarda bulunmuştur (Öz Farkındalık Kardeşliği vasıtasıyla Kriya Yoga yapmıştır).
Billy Graham'ın haritası Terazide 8. Evde zayıf ve tutulmuş bir Güneş göstermektedir. Özellikle de, 8. Evde yerleşmiş tutulmuş bir Güneşin insana gayet alçak gönüllü bir karakter verebileceği göz önüne alındığında (tıpkı Harrison'ın Sun-Ketu kavuşumunda olduğu gibi bir durum söz konusudur ancak Ketu "yabancılarla" temas ve mistik konulara temayül gösterilmesine neden olur). Güneşin Terazi’de olması bir insanı Tanrıya (tabii bu insanın onu nasıl algıladığına da bağlıdır) hizmet etmek dışında her şeyi yadsıyan, dünyaya neredeyse at gözlükleriyle bakan takıntılı bir bünye haline getirir. Graham’ın ayrıca kendini evangelizmin gayet "okült" bir koluna adaması da ilginçtir. Kıyamet hakkındaki kehanetler ve meleklerin müdahalesi gibi konulara da ilgi duyduğu aşikardır. Bu yine Güneş’in 8. Evinde bulunmasının başka bir dışavurumudur. Güneş 6. evini (meslek evi) yönetir, bu nedenle de "kurtuluş" onun için gündelik işlerinden biri haline gelir. Bununla birlikte, Navamsa’sında Güneş çok güçlüdür. Öyle olmasaydı, böyle bir şöhret yakalaması mümkün olmazdı.
Son bir örneklemeyi de hali hazırda müşterim olan ancak gizlilik nedeniyle kimliğini paylaşmayacağım bir kişinin haritasındaki Güneş yerleşimiyle vermek istiyorum. Bu kişinin Güneşi yedince evinde, Terazi’de tutulmuş konumda bulunuyor. Bu kişinin babası hayatının ilk yıllarında yanında değilmiş ve alkolikmiş. Bu şahıs kısa bir süre önce Güneş Dasası’ndan çıktı ve zayıf bir Güneş döneminin bütün o klasik olumsuzlarını atlattı. Güneşinin ilişkileri yöneten 7. Evde bulunması nedeniyle, bu insan ilişkilerinde çok büyük sorunlar yaşadı. Buna ek olarak, anılan şahıs son altı yılda dört beş kez yaşam alanını değiştirmek zorunda kaldı. Sonunda, bu dönemde birkaç kez iş değiştirdi, eğitim hayatına devam etme ve mezuniyeti konusunda da gecikme ve engellemelerle karşılaştı. Şansı vardı ki, haritasında böyle bir dönemde ona yardımcı olup destek verecek başka faktörler vardı.
Jyotish’te, bu güneş yerleşimleri haritanın diğer faktörlerine bağlı olmaksızın aynı sonuçları doğurmak zorunda değildir. Başka faktörlerin desteği (ya da mevcut bulunmaması) Güneşin bu haritalarda tezahür ettirdiği sonuçları doğurmayabilir. Hint astrolojisinde zorlu bir Güneş yerleşiminin etkilerine ket vurulmasını kısmen de olsa sağlayacak devasal tedbirler vardır. Bunlar yakut ya da lal taşı takmak, bazı mantraların söylenmesi (bu makalenin başında yer alan Gayatri de bunlara dahildir), belli renklerin giyilmesi (özellikle de kırmızı tonlarının) Yoga duruşlarından Surya Namaskara serilerinin düzenli olarak yapılması ve insanın içindeki güneşle meditasyon yapılması ve ilahi kudretin hem Hint hem de Hint kökenli olmayan güneş temsili vecihlerine sofu bir şekilde ibadet etmektir. Shiva ve Rama, Hindistan’ın en popüler iki güneş ilahıdır. Kriya Yoga da Güneşe dayalı en gözde yoga uygulamalarından biridir ancak bir çok başka yoga ve ruhani öğretinin de bu kategoriye gireceğini söylemek gerekir. Ayrıca, yükselen burcunuza bağlı olarak, kayıpları, zayıflıkları ve hastalıkları en aza indirgeyecek zayıf bir Güneş bir yandan da bir lütuf olabilir.
Vedik Astrolojide gezegenlerin şahsiyetleri vardır. Yaşarlar, severler, mutlu olur ve hayal kırıklıkları yaşarlar. Hinduizm ve Jyotish’in en eşsiz özelliklerinden biri (yakışık alır bir şekilde Sanatana Dharma ya da sonsuzluğun yasası olarak adlandırılır), dini geleneklerin astrolojiyle bağlarının kopmamış olmasıdır. Hindu tapınaklarında insan bedeninde gezegenleri temsil eden formlara sıklıkla rastlanır ve tapınak rahipleri ibadetlerin doğru düzgün yapılmasını sağlayacak şekilde eğitilmişlerdir. Hindistan’ın ortaçağ döneminde Güneşin ve gezegenlerin onlara tapan bir mezhebe ilham verdiği bir dönem bile vardır. Ek olarak, Hindistan’da bazı tapınaklarda ibadet etmenin (özellikle de Pshkar’daki Surya Tapınağında) insanın astroloji uygulamalarını geliştirebileceği söylenmektedir. Jyotish "Işığın İlmi"dir. Kâinatımızda ışığın kaynağı, hayat bahşedici Güneştir. Güneş, ruhani ve (Hinduizm ve Yogic teorilere göre) ezeli ve ebedi hayata, maneviyatın içsel ışığına da, da hükmeder. Birçok kez, Hint Astrolojisindeki zor dönemler insanın içine dönmesine, bize içsel güç ve nihayetinde gerçek mutluluğu tattırmaya hizmet eder.
Kaynakça:
. Braha James: Ancient Hindu Astrology for the Modern Western Astrologer (Çağdaş Batılı Astrolog için Antik Hint Astrolojisi), Hermetician Press, Miami, Florida, 1986.
. DeFouw Hart and Robert Svoboda: Light on Life (Hayata Tutulan Işık), Penguin Press, London,
1995
. Dreyer Ronnie Gale: Vedic Astrology, Samuel B. Weiser, New York, NY,
1996.
. Frawley David Dr.: Astrology of the Seers, (Görenlerin Astrolojisi) Lotus Press/Passage Press,
Morson Publishing, Salt Lake City, Utah, 1990.
. Harness Dennis Dr.: The Nakshatras (Ay Evleri), Lotus Press, Twin Lakes, Minnesota,
1999.
Notlar
[1] Gayatri’nin birkaç tercümesi yapılmıştır. Gayatri’nin, ruhani anlamının üzerinde duran tercümelerden biri şöyledir: "Om, insanın havsalasının almayacağı sonsuzluk, o muazzam vücut, yek ve kasti olmayan vücut; Tanrıların Muazzam İrfanı olan o bilgelik ışığına dalarak meditasyon yaparız. Meditasyonlarımızın artmasını /Düşüncelerimizin saflaşmasını bahşetsin/ Vahdeti vücut bahşetsin." Swami Satyananda
Saraswati tarafından yazılmış olan Kali Puja’dan, Devi Mandir Yayınları, Napa, California, 1996. « Alıntı
[2] Richard Houck The Mountain Astrologer dergisinin 1995 Haziran ayında basılan bir sayısında mükemmel bir makalede bu konuyu ele almaktadır. « Alıntı
[3] Bu mealler klasik Veda metinleri ve Dr. Dennis Harness ve Dr. K.S. Charak’ın çalışmaları gibi bir çok farklı kaynaktan alınmıştır bir çok farklı kaynaktan alınmıştır. « Alıntı
[4] Yakın geçmişte Hindistan’da yayınlanan The Astrological Magazine (Astroloji Dergisi)’de yer alan bir makale keşiflerimi kanıtlarla desteklemektedir. Bknz. B. V. Raman, Editor, The Astrological Magazine,
1997 Mart Sayısı, Bangalore, India. « Alıntı
[5] Braha, James, Ancient Hindu Astrology for the Modern Western
Astrologer (Çağdaş Batılı Astrolog için Antik Hint Astrolojisi), Hermetician Press, Hollywood, Florida, 1986. « Alıntı
[6] Parasara Muni, Brihat Parasara Hora Sastra, R. Santhanam ve G. S. Kapoor tarafından tercüme edilmiştir, Ranjan Publications, New Delhi, India, 1989. « Alıntı
[7] Frawley, Dr. David, Astrology of the Seers (Görenlerin Astrolojisi), Passage Press Morson
Yayıncılık, Salt Lake City, Utah, 1990. « Alıntı
8. Behari, Bepin, Myths and Symbols of Vedic Astrology (Vedik Astrolojide Destanlar ve Semboller), Passage Press Morson Yayıncılık, Salt Lake City, Utah, 1990.
9. Hint destanlarına giriş hakkında bilgi için, sizlere Jan Knappert tarafından kaleme alınan Hint Mitolojisi kitabını öneririm, Aquarius Yayıncılık, New York, NY 1991. Bu eser Hint mitolojisi hakkında mükemmel bir özeti gayet anlaşılabilir ve kolay bir şekilde vermektedir.
10. Surya Siddhanta, Burgess ve Whitney tarafından tercüme edilmiştir, Wizard Press, San
Diego, California, 1978.
11. Richard L. Thompson's Vedic Cosmography and Astronomy (Richard L. Thompson’ın Vedik Kozmografya ve Astronomi) (Bhaktivedanta Book Trust, Los Angeles, California, 1989) bu metinin ölçümlerine ilişkin son yorumlar bir alimin bakış açısıyla ele alınmaktadır ve hesaplamaların doğru yapılmasının zaruri olduğunu savunmaktadır.
12. Kalidas, Uttara Kalamrita, S.S. Sareen tarafından tercüme edilmiştir, Sagar
Publications, New Delhi, India, 1993.
13. Charak, Dr. K.S., A Textbook of Varshaphal (Varshaphal Metinleri), Systems Vision, New Delhi,
India, 1993.
14. Frawley, Dr. David (Vamadeva Shastri), "Jyotisha", Hinduism Today (Günümüzde Hinduizm),
1995 Aralık Sayısı.
15. Brown, Richard, Editor, Ganesh, State University of New York Press,
Albany, New York, 1990.
Gary Gomes bir Vedik Astrolog ve Shaivite Hindu (Gangadhara Girish), Kriya Yoga rahibi (Swami Kampananda) ve Amerikan Vedik Astroloji Amerika Konseyinin lisanslı bir hocasıdır. Hint kökenli K.N. Rao’nun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan ve Büyük Britanya’daki diğer bir çok önde gelen hocanın da öğrencisi olmuştur. Gary, aynı zamanda bir ruhani disiplin olan Vedik Astrolojinin tanıtımını yapmakta olduğu Vedik Astroloji Kuzey Doğu Enstitüsünün de kurucusudur. Okumalar, dersler ve eğitim asistanlığı konusunda kendisinden yardım alınabilir.
Dr.Astrolog Gary Gomes
İrtibat için
Posta Adresi
c/o Crystal Expectations, 854 Brock Avenue, New Bedford,
MA 02744;
Tel: .+1 (508) 990-7898 ya da +1 (508) 994-5725 arayınız.